Williams Sendromu: Yabancılara sarılmak ve arkadaş olmak için doğuştan gelen bir arzu…

Williams Sendromlu Kişilerin Doğuştan Gelen İhtiyacı: Yabancılara Sarılmak

T24 Dış Haberler

Yapılan son araştırmalara göre, genellikle “otizmin zıttı” tanısı ile değerlendirilen “Williams Sendromlu” kişilerin, yabancılara sarılmak ve onlarla arkadaş olmak için doğuştan gelen bir arzuya sahip oldukları kaydedildi.

BBC’nin son derlediği habere göre, Williams Sendromu’na sahip bireylerin genellikle yakın arkadaşlıkları sürdürmekte zorlanmaları ve izolasyon ile beraber yalnızlığa eğilimli oldukları belirtildi. Bu sendroma sahip kişiler, kimi durumlarda yabancılara karşı çok açık ve güvenli olmaları nedeniyle, ortaya çıkabilecek tehlikelerin farkındalığına sahip olamaz. Bu durum, o bireyleri istismar ve zorbalığa karşı savunmasız bırakır.

“Williams Sendromlu kişiler herkese önyargısız yaklaşıyorlar, oysa insan beyni yeni insanlara karşı ‘şüpheci’ olacak şekilde evrimleşmiştir”

San Diego’daki California Üniversitesi’nde pediatri ve hücresel moleküler tıp profesörü olan Alysson Muotri, “Birinin Williams Sendromlu bir kişiyi kandırması ve ondan faydalanması çok kolay, çünkü güven duygularını çok keskin hissedebiliyorlar. Kendilerini açık ve önyargısız bir şekilde herkese açıyorlar, bu ilk etapta çok hoş bir özellik gibi görünüyor, ancak günün sonunda insan beyninin yeni bir insana karşı biraz şüpheci olacak şekilde evrimleşmesinin bir nedeni var. O kişinin size zarar vermek için mi, yoksa sizi sevmek için mi orada olduğunu bilemezsiniz ve onlar [WS’li bir kişi] bu ayrımı yapamıyor” ifadelerini kullandı.

Uzmanlar, bu sendroma sahip kişilerin çok ufak bir bölümünün yetişkin bir birey olarak bağımsız yaşayabildiğini belirtiyorlar. Bu bireylerin pek çoğu şiddetli anksiyeteden şikayetçi.

Farklı kardiyovasküler hastalıklar, gelişimsel gecikmeler ve öğrenme güçlükleri gibi sağlık sorunları da bu bireylerin hayatlarında etkisini gösterebiliyor. Bir örnek vermek gerekirse, Williams Sendromu’na sahip olan birçok kişinin IQ’sunun ortalamadan daha düşük olduğu belirtiliyor.

Williams Sendromlu bireylerin sinir sistemleri de farklı fonksiyonlara sahip

Bu sendromun daha tıbbi ve bilimsel yönü incelendiğinde, ortaya daha ilginç bir tablo çıktı.

Sendroma sahip bireylerin beynindeki sinir sistemini uyarı işlevine sahip olan “nörotransmitterlerin” daha düzensiz çalıştığı, son araştırmalarda gözlemlendi. Bu insanların daha önce hiç rastlamadıkları, yeni bir yüz gördüklerinde bu nedenle hemen dopamin (beynin ödül beklentisiyle salgıladığı bir hormon) salgıladıkları ve kendilerini daha iyi hissetmeye eğilimli oldukları kaydedildi.

Related Posts

Birçok kişinin sıklıkla yaptığı en büyük sabah hatası: Bu yüzden yağ mideye yapışıyor!

Diyabet uzmanı, sabah kahvaltısını atlamanın hem çocuklarda hem de yetişkinlerde insülin direncini artırarak karın bölgesinde yağ birikimine ve metabolik sorunlara yol açabileceği konusunda uyarıyor.

Tohumlardan elde edilen yağlar gerçekten sağlığa zararlı mı?

Kolza yağı ve ayçiçek yağı son dönemde, zararlı etkilerine yönelik iddialar nedeniyle tartışılıyor.

1500 bilim insanı Antalya’da kongrede buluştu

Antalya’da bu yıl 1500 bilim insanının katılımıyla 4’üncü düzenlenen “Ulusal Dahiliye Kongresi”nde yapay zekadan kronik rahatsızlıklara kadar birçok önemli konu ele alınıyor. Dahiliye Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Seyit Uyar: “Yapay zeka çok hızlı ilerliyor. Bugün biz de artık yapay zekayı kullanıyoruz, kendimizi bunun dışında tutamayız. Klinikte karar verirken, hastalara yaklaşırken de çok kolay ulaşılabilir, güzel sonuçlar veriyor. Kongrede bunu da önemsedik” açıklamasında bulundu.

İç Dünyamız Artık Görülüp Ölçülebiliyor!

Zihin, beyin ve bedenin ayrı ayrı değil, bir bütün olarak işlev gördüklerini belirten uzmanlar, aralarındaki uyumun, sağlıklı bir yaşamın temeli olduğunu ifade ediyor. 

Nöroloji Uzmanı uyardı: Günlük yaşamı etkileyen unutkanlıkları ciddiye alın!

Nöroloji Uzmanı uyardı: Günlük yaşamı etkileyen unutkanlıkları ciddiye alın!

Uzmanı uyardı: 50 yaş sonrasında görme kaybına neden olabilir!

Sarı nokta hastalığı, 50 yaş ve üzerindeki bireylerde sıkça görülen ve görme kaybına yol açabilen ciddi bir göz rahatsızlığıdır. Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nursal Melda Yenerel, erken teşhisle bu kaybın önüne geçilebileceğini belirtti.